2. turun son günü Paraguay-Japonya maçıyla başladı. İki takımın da oyun yapıları benzerdi aslında buraya gelene kadar, geride sağlam bir savunma ve hücumda bireysel yeteneklerle gol girişimleri. Dolayısıyla orta sahada güzel paslaşmalar veya çok pozisyon izleyemedik maçta. İlk yarıda Japonya sanırım taktik gereği oyunun kontrolünü Paraguay'a bıraktı. Ama yine de bu dakikalarda da maçın en tehlikeli pozisyonları Japonya'dan geldi. 2. yarıda ise Paraguay'lı oyuncuların biraz da fizik olarak oyundan düşmeye başlamasıyla Japonya oyunun hakimiyetini ele geçirdi. Ancak sahada oynanan futbolun kalitesi yine de düşüktü ve açıkçası maçta gol olmayacağı da gün gibi ortadaydı. Dolayısıyla maçın galibinin penaltılarla belirlenmesi en doğrusuydu çünkü 2 takım da turu daha fazla hak etmek adına bir şey yapmamışlardı. Paraguay adına Da Silva ve Ortigoza, Japonya'da ise Tanaka mücadeleleriyle dikkatimi çeken oyunculardı. Japonya'nın başlarında atom mühendisi imajlı hocalarıyla desteklenen dersini iyi çalışmış apaçi imajı nedeniyle onları bir adım önde görüyordum aslında penaltı atışlarında. Ama tabii ki futbol bu, maç içerisinde de dalga geçtiğimiz Komano kaçırınca Paraguay turu geçen taraf oldu. Ancak 2 taraf da İspanya'ya rakip olabilecek bir görüntü çizmediler maçta, bunu ifade etmek lazım. Yine de Paraguay'ın defansı sağlama alan futbolunu göz önünde bulundurunca kendilerinden güçlü rakiplere karşı daha etkili gözükme ihtimalleri de var. Mavi Samurayları da kutlayalım buradan, kendilerinden beklenenden çok daha başarılı oldular ve 2002'deki gibi yine kılpayı kaçırdılar çeyrek finali.
2. turun son maçı ve günün asıl beklenen maçı İspanya-Portekiz'di. İspanya'nın Barcelona modeli futboluyla turnuvanın en büyük favorilerinden biri olduğunu söylemiştik ama karşınızda Ronaldo gibi bir adam olunca hiçbir zaman emin olamazsınız galibiyetten. Ama Portekizli dün hayatının en etkisiz futbollarından birini oynadı, takımın onu kullanamayan görüntüsü onu oyundan iyice soğuttu ve oyundan koparak kendi kafasına göre takılmaya başladı. Zaten üst düzey bir santrforu olmayan Portekiz'in böyle bir ortamda İspanya'ya gol atması da pek kolay değil tabii ki. Ama yine de ilk yarıda iyi bir futbol oynadılar ve İspanya topa daha çok sahip olmasına rağmen daha etkili olan İspanya'ydı. Bunda Torres'in sakatlığından dolayı Portekiz defansının arasında yeterince etkili olamaması da kritik bir rol oynuyordu. 2. yarıda ise İspanya orta sahada kontrolü sabırla pas yaparak ele geçirdi ve alıştığımız futboluna yakın bir futbol sergilemeye başladı. Sakatlığından dolayı pek iyi performans veremeyen Torres'in çıkıp Llorente'nin girmesiyle de Villa'nın golü geldi. Burada Ömer Üründül'e bir selam çakmak gerekiyor :) Bu turnuvada İspanyol hücum hattında en kritik görevi üstlenen Villa bu maçı da boş geçmedi ve gerçekten takdire şayan bir performans sergiliyor. İspanya tahminen bir sonraki turu kolay geçecektir Paraguay karşısında ama Almanya-Arjantin eşleşmesinden kim gelirse gelsin işleri kolay olmayacak..