7 Temmuz 2012 Cumartesi

Örümcek Gansgtere Karşı

"You tell Anderson Silva I'm coming over and I'm kicking down his backdoor and patting his little lady on the ass and I'm telling her to make me a steak, medium-rare, just how I like it."

Bu sözler, önümüzdeki gece Las Vegas'ta Anderson Silva'yla UFC Ortasıklet Şampiyonluğu ünvanı için karşılaşacak olan Chael Sonnen'e ait. Ve emin olun, MMA tarihinin en ateşli çekişmelerinden birinin tanıklık ettiği tek hakaret bu değil...




Bir saniye, bahsettiğim şeyin ne olduğu konusunda en ufak bir fikriniz yok, değil mi? Tahmin etmeliydim.

MMA, yani mixed martial arts(karma dövüş sanatları) veya ülkemizde bilinen adıyla "kafes dövüşü", şu anda dünyada en büyük ivmeyle yükselişte olan spor. UFC, yani Ultimate Fighting Championship ise bu sporun en büyük organizasyonu konumunda. Temellerini sokak kavgalarından alsa da, ve ilk UFC programları "kuralsız dövüş" olarak lansa edilmiş olsa da, New Jersey Atletik Komisyonu'nun yazdığı kural setiyle beraber, günümüzde MMA karşımıza sporcu sağlığının ve centilmenliğin tamamen ön planda olduğu bir şekilde çıkıyor. Herhangi bir dövüş sporundan daha riskli olmayan MMA, bize bütün bu diğer dövüş spor/sanatlarından çok daha büyük bir heyecan ve eğlence vaat ediyor.

Bunu nasıl mı sağlıyor? Kafes dışında ringde de icra edilen bu sporda kullandığınız teknik açısından bir sınır olmadığı gibi, dövüş yerde de devam ediyor. Bu da bize belki de tamamen farklı iki altyapıdan yetişen dövüşçünün mücadelesini getiriyor. İlk UFC programlarının bir amacı da farklı dövüş sanatlarından hangisinin üstün olduğunu görmekti zaten. Bu dönemlere damga vuran Royce Gracie'nin sanatı Brazilian Jiu-Jitsu'nun en yüce dövüş stili olduğunu iddia edemesek de, günümüzde boks, kick-boks, muay thai, tekvando, karate gibi vurmaya dayalı sporlardan gelen isimlerle güreş, judo, BJJ gibi "grappling" altyapısına sahip disiplinlerden yetişenler sekizgen kafesin içinde mücadele ediyorlar.

Bu da bize eşşiz bir heyecan fırtınası getiriyor. Ayaktaki dövüş yere indirilme tehlikesi olduğu için hiçbir zaman monoton değil, rakibi pes ettirme teknikleri de sırtı yerde olan isimlerin bile tehlikeli olabilmesini sağlıyor. İlk raundları domine eden isimler son anlarda nakavt olabiliyor veya pes etmek zorunda kalabiliyor.



Yazımızın konusu olan iki isim, yani Anderson Silva ve Chael Sonnen arasındaki ilk dövüş bunun en güzel örneklerinden biri. Bundan tam iki yıl önce UFC 117'de gerçekleşen maçta, rakibini dört buçuk raund boyunca domine eden Sonnen'in muhteşem bir triangle choke'a yakalanıp pes etmesini izlemiştik. Fakat bu durum, rövanş maçlarını bir heyecan fırtınası haline getiren nedenlerden sadece bir tanesi.

İşe sportif yanından bakacak olursak, Anderson Silva UFC tarihinin en dominant şampiyonu. Arka arkaya tam 14 maç kazanmış ve kemerini 9 kez üst üste korumuş durumda, bu da "The Spider"ın son altı yıldır kemeri elinde tutması demek. Muhteşem bir boksör olan Silva'nın başarılı tekniği onun yere indirilmesini de neredeyse imkansız hale getiriyor. Lyoto Machida'ya karşı elde ettiği gibi inanılmaz nakavtlara sahip olan bu ismi bize güçsüz gösterebilmiş olan tek bir isim var: Chael P. Sonnen.

Sonnen, 9 yaşından beri güreşen, NCAA düzeyinde iki kez All-American olmuş ve 2000 yılında greko-romen güreşte olimpik yedek seçilmiş bir isim. Bu altyapıyı sekizgen kafese taşımayı da başaran Sonnen, şu anda tam bir MMA sporcusu olmuş ve ciddi bir boks yeteneğini de kazanmış durumda.



2010 yılına dönersek, bu iki isim ilk kez karşılaştıklarında kimse Sonnen'e kemeri kazanma şansı vermiyordu. Bahis şirketleri Silva'yı 6'ya 1 oranında favori göstermekteydi. Fakat Sonnen, daha gong çalar çalmaz önce herkesi hayrete düşürecek bir şekilde Silva'yı ayakta dövüşte, yani onun kendi oyununda alt etmiş, daha sonra da tam dört buçuk round boyunca onu yerde domine etmeyi başarmıştı. Maçın sonunda -kaburgası kırık olmasına rağmen dövüşü iptal etmediğini söyleyen- Silva sadece bir maçta tüm UFC kariyerinde yediğinden daha fazla yumruk yemiş ve neredeyse iki kat daha uzun süre sırtı yerde kalmıştı. Ama maçın bitmesine iki dakika kala gelen triangle choke, Sonnen'i pes ettirmiş ve şampiyon kemeri korumayı başarmıştı.

Olası en kısa sürede yapılması beklenen rövanş maçının planları, Sonnen'in önce hastalığından dolayı aldığı testosteron terapisini komisyonu bildirmemesi, daha sonra ise adının karıştığı kara para aklama skandalı yüzünden suya düştü. İki ismin yollarının tekrar kesişmesi için Silva'nın kemerini iki kez daha koruması, Sonnen'in ise Brian Stann ve Michael Bisping gibi iki önemli isme karşı galip gelmesi gerekti. Sonuçta Sonnen, istediği rövanş maçını elde etti ve bu gece kemeri kazanmayı tekrar deneyecek.

Sonnen'in pes ettiği an


Burada bu iki rakip arasındaki mücadelenin sportif boyutu aştığını söylemek gerekiyor. UFC, Brock Lesnar'ı dışarıda tutarsak, kendini amerikan güreşinden hep uzak tutmaya çalışmış, sahnelenen bir şov değil gerçek bir rekabet barındırdığını hep vurgulamış bir federasyon. Fakat büyük dövüş rekabetlerini yaratanın da sıklıkla işin kişisel boyutu olduğunu unutmamak gerek. WWE bu yüzden yıllardır fiziksel rekabeti pembe dizi hikayesiyle satıp para kazanmayı başarıyor. Sonnen de MMA kariyerine gerekli dramayı katmak konusunda kesinlikle bir numara.

"Oregon sokaklarında bütün maçı yerde geçiren biriin galip ilan edilemeyeceği" iddiasında olan ve kendisini gerçek şampiyon olarak gören, hatta kendi kemeriyle gezen Sonnen, eline geçirdiği her fırsatta Silva'yı, ekibini, hatta ülkesi Brezilya'yı tam da WWE ringlerinde gördüğümüz bir şekile aşağılamayı kendine adet edinmiş durumda. Silva'ya hakaret dolu şarkılar besteleyen, Brezilya'da bilgisayarların, otobüslerin, hatta temizlik malzemelerinin bulunmadığını söyleyen Sonnen, şampiyonun karısına ve koçları Nogueira kardeşlere ettiği laflarla "The Spider"ın kafasının içine girmiş durumda.

(Sen nasıl olur da böyle aşağılık bir adamı desteklersin diyenlere not: Dostum ben Amerikan Güreşi anlatıyorum :( )

Her zaman sakinliğini korumasıyla tanınan ve belki de bu yüzden altı yıldır şampiyon olan Anderson Silva'nın bu sefer gösterdiği fevri davranışlar işi daha da ilginç kılıyor. Bir telekonferans görüşmesinde Sonnen'in bütün dişlerini kırıp ona yedireceği iddiasında bulunan şampiyon, geçtiğimiz saatlerde yarışma tartısı sırasında rakibinin çenesine attığı omuz darbesiyle bu dövüşün onun için ne kadar kişisel bir hale geldiğini kanıtlamış oldu.

Silva, 37 yaşında, ve artık emekli olabileceği konuşuluyor. Sonnen, 35 yaşında, ve bu, bahis sitelerine göre favori yine rakibi olmasına rağmen, onun tam on yıl önce ölüm döşeğindeki babasına söz verdiği gibi dünya şampiyonu olabilmesi için son şansı. "The Spider" ayaktaki dövüş becerisini, "The American Gangster" ise güreş yeteneğini bu maçı kazanmak uğruna son damlasına kadar harcayacak...

Anderson Silva, şu anda tam Sonnen'in istediği yerde, öfkeli ve kontrolsüz. Bakalım sportif boyutu çoktan aşmış olan bu maçı kazanmayı başaran görmeye hiç ama hiç alışık olmadığımız bu yeni Silva mı olacak, yoksa Sonnen rakibinin  bu duygusal boşluğundan faydalanıp kafesten eli havada ve belinde kemerle mi ayrılacak? Bu sorunun cevabını hep beraber yarın gece bulacağız. Dövüş sporlarına en ufak bir ilginiz varsa bu mücadeleyi kaçırmayın!