16 Ağustos 2010 Pazartesi

Sivasspor 2-1 Galatasaray


Galatasaray adına sahaya çıkan kadro pek çok şeyin özetiydi aslında. Gelmeyen transferler sonucu hayal kırıklıklarıyla geçen sezonun tanıdık yüzleri yine sahadaydı yeni sezonun açılış maçında. Hatta sakatlıklardan dolayı geçen sezonun yedekleri ilk 11deydi. Her şeye rağmen Galatasaray istekli başladı maça. Geçen seneki gibi yine sezonu hızlı açan Arda ve Sarp'ın akıllı organizasyonuyla da erken bir gol buldu. Ancak golden sonraki dakikalarda ortaya koyulan futbol temposuz ve pasif bir futboldu. Galatasaray her şeye rağmen iyi pas yaptığı anlarda birkaç pozisyon bulsa da oyun hakimiyetini kurmakta güçlük çekti.

Peki Galatasaray neden oyun hakimiyetini eline alamadı? Geçen sezonun Galatasaray'ın kanayan yarası olan orta sahaya bakalım. Orta sahada üçlü Ayhan-Sarp-Cana şeklinde kurgulanmıştı. Ayhan defanstan top alıp geriden oyun kurucu görevinde oynuyordu yani bir bakıma. Maç sonu istatistiğine göre Ayhan 76 kez topla buluşmuş ve yüzde 88 isabet oranıyla 59 isabetli pas vermiş. Evet Ayhan fena bir performans sergilemedi ama istatistiğin yanıltıcı olmaması için şunu da ekleyelim, attığı pasların yarısından çoğu defans oyuncularına, yani geriye. Böyle bir ortamda da topu ileriye taşıyamayan Galatasaray'ın oyuna hakim olmakta güçlük çekmesi şaşırtıcı olmasa gerek. Orta sahadaki diğer ikili Cana ve Sarp, ön libero orjinli olmalarına rağmen hücuma destek olmaya çalıştılar. Sarp fena oynamasa da gölge presi yapıyor, rakibini rahatsız etmiyor gerçek anlamda. Cana ise agresif oyununu ortaya koydu ama biraz fazla faul yaptı, sonuçta topa sert olmak iyidir ama faul yaptığınızda sarf ettiğiniz efor boşa gidiyor. Hazır olması için zaman gerektiği ortada. Bu 3lünün yetersiz performansı Galatasaray'ın topu ileriye taşıyıp etkili olmasını engelledi, dünkü FB maçını izleyenler Topuz ve Emre'nin kazandıkları topları nasıl hızlı kullandıklarını görmüşlerdir.


Bunun dışında yetersiz bek performansları da Galatasaray'ın hücum organizasyonlarını etkisiz kıldı. Ali Turan bana göre maçın en kötüsüydü, genel kanının aksine sağ bekte stoperden daha verimli olabileceğini düşünüyorum ben ama bu hazır olmayan haliyle 2sinde de oynayamaz. Galatasaray'da kalmak istiyorsa çok acil toparlanmak zorunda. Tüm bu detaylara rağmen Galatasaray rakibine net bir pozisyon vermeden ilk yarıyı bitiriyordu ki, Neill'la Mehmet Yıldız'ın ikili mücadelesinde bana göre haksız bir faul düdüğü geldi. Ancak kenardan o kadar aşırı tepki gelmesi anlamsızdı bence, Galatasaray zamanında bundan çok daha net hatalı kararlarla cezalandırılmış ve puanlar kaybetmiştir. Duran topta gelen golde Ali Turan ve Aykut'un büyük hataları vardı, Aykut'un çizgi kaleciliğine daha kaç kere söveceğiz bilemiyorum.

2. yarıyla birlikte yine hızlı başlayan bir Galatasaray vardı, ama ataklar ne yazık ki istenilen şekilde sonuçlanmadı. Derken yine saçma sapan bir gol gördük kalemizde. Ceyhun kademe altında ve Cana'yla girdiği mücadele sonucu dengesiz top sürerken, akıl dolu oyuncumuz Servet kendi adamını boş bırakarak Ceyhun'a doğru koştu. Ceyhun da Servet'in boşalttığı oyuncuya pası attı ve gol geldi. Geçen sene "sahada mücadelemiz eksikti" diyen Servet'e Rijkaard'ın kendisine verdiği cevabı hatırlatmak istiyorum, "sahada eksik olan akıldı". Keşke 2 sene önce Marsilya'ya gitseydi de bu haliye takımın kuyusunu kazmasaydı. Golden sonra Rijkaard Batdal ve Baros kozlarını oynadı. Batdal teknik ve fizik güç olarak iyi bir oyuncu ama ağır. Baros ise sakatlıktan yeni çıkmış, kurtarıcı olmasını beklemek saçma olur. 3. oyun değişikliğinde Arda'yı kenara alarak hata yaptığını düşünüyorum Rijkaard'ın, yorgun Ayhan ya da Kewell oyundan çıkabilirlerdi Arda'nın yerine. Arda'nın çıkmasından sonra doğru düzgün bir tane bile hücum organizasyonu gerçekleştiremedik diyebilirim.

Sonuç olarak Galatasaray'ın hazır olmadığını ve ligin düşme adaylarından Sivas karşısında bile favori olmadığını söylemiştik. Sivas'ta Mehmet Yıldız'ın dönüşü ve Ceyhun'un performansı beklentilerin üzerine çıkmalarını sağladı. Çok da şaşırtıcı bir sonuç olmadı benim adıma, ama şaşırmasak da üzülüyoruz tabi. Transferi hala bitiremeyip Rijkaard'ı da taraftarı da çıldırtan yönetimi de tekrar tekrar kutluyorum..

Hiç yorum yok: