6 Ağustos 2010 Cuma

OFK Belgrad 1-5 Galatasaray


Sami Yen'deki ilk maçtan sonra söylemiştik, belki takım hazır değil ama rakip de hiçbir şekilde bizim seviyemizde bir rakip değil, Belgrad'da turu farklı skorla alırız diye. Maç da bu beklentileri karşılarcasına başladı. Maç öncesi zeminin kötülüğünden korkuyordum açıkçası, bu yüzden erken bir gole ihtiyaç vardı. İlk maçta avucumuzdaki turu bıraktığımız golleri yediğimiz kornerden biz attık bu kez ve erken gol endişeleri azalttı. Mustafa Sarp geçen sezon başı olduğu gibi bu sezon da arka direk golüyle başlamış oldu. Bugün Habertürk'te yazana göre Mustafa tribünlerin "biz Aslantepe'de Mustafa Sarp'ı mı izleyeceğiz" şeklindeki tepkisinden dolayı hırslanmış maç öncesi. Ancak hırsla açıklanacak bir şey değildi 2. goldeki akıl dolu ara pası :) Kewell da bu pası kendisine yakışan şekilde ağlarla buluşturdu. Bakın şimdi Kewell'ın asıl mevkii santrfor değil ya, 4-6-0 muhabbetleri falan yapılıyordu yine kadro üzerinden. Ama Kewell'ın oyuncu özelliklerine baktığınızda, yaş ve sakatlıklar sebebiyle çabukluğunu ve dripling yeteneğini büyük ölçüde kaybettiğini görüyoruz. Ama bir santrforda arayacağınız pozisyon alma, doğru koşuyu yapma gibi mental sezgilere ve oyun zekasına sahip. Ve en önemlisi, o pozisyonda Güiza'yı ve Hakan Şükür'ü düşünün. Soğukkanlılıkla o topu ağlara bırakacaklarından emin olabilir misiniz? Kewell bir santrfor için bana göre en az bitiricilik kadar önemli olan soğukkanlılık ve kendine güvene sonuna kadar sahip bir oyuncu ve bu yüzden her zaman için +2'de gerekli bir oyuncu.

Kewell'a bu kadar methiye düzdüğümüz yeter, maçın analizine devam edelim. Aykut'un yediği saçma sapan golle birlikte Kewell'ın golünden sonra rehavete kapılan takım biraz şaşırdı ve korktu belki de. Bu bocalama döneminde Aykut'un kurtarışları takımı ayakta tuttu şaşırtıcı bir şekilde. Aykut böyle bir kaleci, yenmeyecek golü yiyip yenilecek golü yemiyor. Ve bu yüzden de iyi bir kaleci değil, çünkü iyi kaleci yenmeyecek golü yemeyip yenilecek birkaç golü kurtaran adamdır. Bu dakikalarda verdiğimiz pozisyonlarda savunma hatalarına da değinmek gerek. Savunma şu an takımın en hazır yeri gibi duruyor, Servet bu saatten sonra satılmayacağına göre takviye de yapılmayacak bu bölgeye. Ama sezon başı görüntüsü bu oyuncuların hepsinin inanılmaz formsuz olduğu şeklinde. İlerleyen haftalarda başta Servet olmak üzere bu oyuncuların kendilerini toparlaması gerekiyor. Bu bocalama dönemini sona erdiren olay Kewell'ın kazandırdığı penaltı ve rakibin 10 kişi kalması oldu. Rakibin 2-1'den sonra kazandığı direnç kırıldı ve farklı skora giden kapı açıldı. Önce Pino'nun güzel pasında Arda'nın ilginç aşırtma vuruşu, sonra da Sabri'nin ortasında Batdal'ın vuruşuyla Galatasaray 5-1'lik skoru yakaladı. Biraz oyuncuların bireysel performansına değinirsek Arda gol harici oyunda yoktu, Pino yine az süre aldı ve etkili işlerine rağmen kesin bir yorum yapacak kadar göremedik. Sarp dediğim gibi geçen sene başı performansına yakın bir oyun sergiledi. Ayhan takımda aksayan parçalardan biriydi, Cana ise görevini yapsa da çok farklılık yaratan bir performans ortaya koyamadı henüz hazır olmaması sebebiyle.

Maçın bir başka güzelliğine değinelim, NTV bu maç için yorumcu olarak Cevad Prekazi'yi seçmişti. Komik telaffuzları ve bozuk Türkçe'siyle bizi arada güldürse de onun sesini duymak güzeldi. Galatasaray'a Jovanovic'i önerdiğini söyledi, Galatasaray aşkım Belgrad işim dedi ve bana göre Galatasaray ataklarında daha heyecanlıydı kendisi. Yorumları da gayet isabetli yorumlardı, ileride Galatasaray altyapısında da görürüz inşallah böyle bir efsaneyi..

Hiç yorum yok: