Şu son bir hafta içinde Galatasaray'da o kadar şey oldu ki, olayların nereye gittiğini nasıl bağlanacağını takip ederken neredeyse olayları kaçıracağız. Nereden başlasak bilemiyorum. Öncelikle Haldun Üstünel'in istifasından başlayalım. Adnan Polat'ın geçen sezon Haldun Üstünel isminin fazla ön plana çıkmasından rahatsız olduğu ve belki de tek güvendiği adam olan Adnan Sezgin'i Futbol A.Ş'de birinci adam konumuna getirmek istediği biliniyordu. Ancak taraftarın bu kadar sevdiği bir adamı direkt olarak görevden almak mümkün değil tabii ki. Kewell örneğinde de yapıldığı gibi öncelikle medya üzerinden bir karalama kampanyası başlatılıyor hafiften, bunun sonucunda da varmak istediğiniz yere varıyorsunuz. Geçen sene Haldun Üstünel transferde şov yaparken onu çok alkışladım, ama bu konularda görüşüm hep bellidir. Ne Adnan Sezgin, ne Haldun Üstünel bu konuda gerekli yeterliliğe sahip adamlar değiller, her ne kadar Haldun Üstünel geçen sezon "içimizden biri" olmasının yarattığı hırsla çalışarak bir şeyler yapmış başarılı olmuş olsa da Galatasaray'ın profesyonelleşmeye ihtiyacı var artık bu konularda. Seçimde Adnan Öztürk'ün de ortaya somut bir proje koyamamasına rağmen Adnan Polat'tan bu kadar oy almasında liseli olmasının dışında aynı temele dayanan Peter Kenyon hamlesinin payı da çoktur. Galatasaray'a böylesine bağlı bir adamın böyle harcanmasını tabii ki doğru bulmuyorum, yönetimin büyük yanlışlarından biridir bu. Adnan Sezgin hakkındaysa yorum yapmak istemiyorum, ileride Adnan Polat'ın en büyük yanlışlarından biri olarak anacağımızı düşünüyorum onu.

Gelelim Keita'nın satışına. Geçen sene çöken takımda ayakta kalan 3 oyuncuyu söyleyin deseniz çoğunluğun söyleyeceği isimler Neill, Keita, Baros olurdu. Neill ve Baros'un yarım sezon performans gösterdiğini düşünürsek geçen sezonun Galatasaray adına en iyisinin Keita olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak, yine de satışını yanlış bulmuyorum. Bu satışa birçok farklı yönden bakabiliriz, ve iyi ya da kötü birçok yanını bulabiliriz. Örneğin demin dediğimiz şekilde geçen sezon performansı olarak bakarsak anlamsız bir satış. Aldığımız paradan 500 bin fazlasına satıyoruz sadece, yine anlamsız kar amacı da yok gibi gözüküyor. Ama oyuncunun yaşı ve DK performansına bakarsak aslında Keita'yı bir daha bu fiyatlara elden çıkarma şansımız olmadığı da ortada. Birçok blogda yazılıp çizildi, Keita sisteme uymadığı için satıldı denildi. Aslında Keita oyuncu özellikleri olarak sisteme uyan bir adam. Ama mental yetersizlikleri var. Yaptığı onca asiste rağmen yapamadığı onca pas da vardır geçen sezon Keita'nın ve çoğu maçta takımdan kopuk oyunuyla hücumda topları boşa harcamıştır. Sene içinde bir yazısında Keita'nın yetersiz tekniği demişti Tardini, yorumlarda o kadar eleştiri gelmişti ki şaşırmıştım. Barcelona gibi futbol oynayalım diyenlerin Keita'nın attığı pasların, şutların çoğunun ne kadar dengesiz olduğunu fark etmemiş olabileceğini düşünmüyorum, Keita'nın muhteşem driplinglerinden ve takıma yaptığı katkılardan bahsederken bunlardan bahsetmemek yanlış bence. Ama tabii ki Keita'ya gelen kadar bu takımda gitmesi gereken onca oyuncu varken, bu satışın tek bir açıklaması var: nakit para. Takımın asıl büyük eksiklerinin kapatılması için gereken parayı, 29 yaşında son büyük transferini yapacak yıldızını satarak çıkarmayı planladı yönetim. Bu, doğru veya yanlış, bir transfer stratejisidir ve fazla eleştiri de kabul etmez. Ancak sene sonunda başarı gelmezse de o zaman eleştiriye hazırlıklı olmak gerekir böyle bir riski alıyorsanız. Ayrıca bu transferin açıklanması, bu hafta bitmeden 1 ya da 2 transferin açıklanacağı anlamına geliyor bana göre.
Gelelim takımdan giden/gidecek diğer oyunculara. Kewell'ın Galatasaray'da kalıp kalmayacağı hala belirsizliğini korusa da bana göre +2'de kesinlikle bulunması gereken bir oyuncu, ve yönetim de taraftarın tepkisini azaltmak için sözleşmeyi uzatabilir yakın zamanda. Gio'ya gelirsek, her ne kadar Adnan Polat kesinlikle alınmayacağını söylemiş olsa da (bir başkan TD'sinin istediği oyuncu için daha transfer sezonunun başında niye böyle bir açıklama yapar ona da anlam vermek mümkün değil ya neyse) Keita'nın gidişinden sonra sağ kanada ilaç gibi gelirdi, ayrıca yapılacak herhangi bir transferden daha kolay atlatabilir uyum sürecini. Emre Güngör ve Uğur'un gidişini Atahan değerlendirmişti, 2 oyuncu da kendi hatalarından dolayı gittiler, kendilerine bakmadıkları için gittiler bu takımdan. Şu anda takımda sorun olan Servet ve Franco var, Franco'yu sanırım daha önce birçok oyuncuda yaptığımız gibi üstüne para verip yollayacağız (ki Franco İspanya 1. liginde tepeye oynamayan herhangi bir takımda rahat oynayacak bir kalecidir ve doğru bir stratejiyle 1M olsun 2M olsun para kazanmak mümkündü bu oyuncudan), Servet konusunda ise belirsizlik hakim. 6 milyon euro'yu Servet'e performansının zirve yaptığı dönemde bile çoğu takım vermez, şu anki durumda 4-5 milyondan fazla bir beklenti olmadan oyuncuyu elden çıkarmaya bakılmalı bana göre çünkü yaşanan gelişmelerden sonra oyuncudan verim almanın mümkün olduğunu düşünmüyorum (yine bir "man management" hatası, hala Galatasaray forması giyen bir oyuncunun öyle bir röportaj vermesine izin verilmemeli). Ayhan'ın da geçen sezonki performansından sonra elden çıkarılması güzel olur, çünkü düzenli oynamadan form tutamayan bir oyuncu Ayhan ama düzenli oynayacak durumda da değil yaş dolayısıyla fizik olarak :).
Son olarak fazla değinilmeyen bir durum var ortada, o da Milan Baros'un kontratı. Sezon sonunda bitecek Baros'un kontratı ve oyuncu serbest kalacak. Takımın en değerli yabancı oyuncusu olduğunu düşünürsek oyuncuyu bedelsiz kaybetmeyi göze alamayız, bu durumda 2 ihtimal var; ya oyuncudan para kazanma yoluna gideceğiz (ki Keita satışından sonra yönetimin tepkileri göze alabileceğini zannetmiyorum) ya da o sözleşmeyi bir şekilde uzatacağız. Bu konuda çok geç olmadan somut bir adım atmak gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi önceki paragrafta son olarak dedik ama, yazıya tekrardan bakınca çok karamsar, olumsuz bir hava sezdim yazıda. Her şeye rağmen Galatasaray'ın durumu o kadar da kötü değil onu belirtmek lazım. Satışlardan gelen parayı da hesaba katınca minimum 20 milyon euro'luk bir transfer bütçesi var şu an ve takımın eksikleri de bu paraya kapanmayacak eksikler değil. Yerli rotasyonunda geniş opsiyonlarımız var ve 3-4 yabancı transferi yeterli olur bu takım açısından. Ayrıca finans anlamındaki olumlu gelişmeler bununla da bitmiyor, Sportif A.Ş-Futbol A.Ş birleşmesinde ve Aslantepe'de sona yaklaşıldı bildiğiniz gibi. Adnan Polat yönetimi her ne kadar sportif başarıyı sağlayamamış olsa da, bu olumlu icraatlarıyla övgüyü hak ediyor. Ancak Galatasaray yönetimindeki bölünmelere de dikkat etmek lazım, tüzük olayı tam olarak sonuçlanana kadar muhalefeti takipteyiz.. Adnan Polat'ın bu saatlerde başlayan basın toplantısında da bütün bu konuştuğumuz konulara dair önemli mesajlar bulabiliriz, iyi değerlendirmek gerek bu toplantıyı Galatasaray'ın geleceği açısından..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder